içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kraliçenin Ölümü

Olduk olası İngilizleri hiç sevmemişizdir. Zaten soğuk, kendini beğenmiş tiplerdir genellikle. Ama onların böyle olmasına sömürdükleri ülkelerin halkları ve tabii o halkların yöneticileri sebep olmuştur. Adamlar yüzyıllarca kendilerini dünyanın sahibi gibi gördüler.

Dünyanın birçok ülkesinde o ülkenin insanlarına ait olan servetleri acımazıca sömürdüler. Bu sömürüyü yaparken de birçok günahsız insanın ölümüne sebep oldular, hatta öldürdüler. Senegal sanat tarihinin en ünlü yazarı, senaristi ve yönetmeni olan Sembene 1997 yılında İngiliz Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü’ne layık görüldü. O tarihte 74 yaşında olan ünlü yazar, bu gün ölen Kraliçe II.Elizabeth’in yüzüne karşı şimdi bir bölümünü aktardığımız ve tüm dünyayı şok eden şu tarihi konuşmayı yaptı.

Sembene “….İngilizler ülkeme geldiklerinde onların ellerinde İncil bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapatarak dua etmesini öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda ise bizim elimizde sadece İncil, onların elinde ise bizim topraklarımız vardı. İngilizlerin dilini, dinini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı. Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler. İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı. İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı. Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret zanneden vahşi savaşçılar. Hastalıklar yaydılar. Ne olduğunu bilmediğimiz içecekler ile bizleri hasta ve zayıf yaptılar.  (Günümüzde de Empertyal güçlerin Cargill ve benzeri gıda devleri vasıtası ile birçok Batı ülkesinde yasaklı veya kısıtlı üretilen mısır şurubu ve benzerlerini üretip satarak insanları yavaş yavaş zehirlemesi, hasta etmesi gibi) Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler. O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri insan etinin üzerine inşa ettiler. Kendilerini temizlemek içinse sanatçılarına, fikir adamlarına “sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini” yaptırdılar. Her çeşit yiyeceklerin yetiştiği topraklarımıza ilaçlar döktüler. Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı (petrol) için bizleri öldürdüler. Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler. Her gelen gemiden kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı. İlk gelenler zulüm ettiler, arkadan gelen arkadaşları ise zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bu gün gelenler de aynı sistemle hala işgale devam etmekteler… Siz kabul etmeseniz de bir Afrikalı en az dünyanın herhangi bir yerindeki Batılı kadar onurludur. Her insan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın Kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur.” Konuşmasını bitiren Sembene, ödülü almadan ve arkasına bile bakmadan salonu terk eder. Ne acıdır ki Kraliçe Elizabeth “bir zulüm imparatorluğunun” 70 yıllık sorumlusu olarak öldü gitti. Hindistan’da elleri, parmakları kesilen sanatkârların, Afrika’da elmas madenlerinde can veren zencilerin, Afganistan’da patlayan mayınlarla elsiz ve ayaksız kalan çocukların, Irak’ta, Hindistan’da, Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde namusları kirletilen kız çocuklarının ve sömürülen milyonlarca insanın feryatlarını üzerinde taşıyarak göçüp gitti bu dünyadan. Bu kadar günahın hesabı nasıl verilir biz bilemeyiz, Yüce Rabbimiz bilir. İngiltere güçlü bir devlettir. Neden bilir misiniz? Çünkü İngilizlerin 250 yıldır dünyanın az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerinde uyguladıkları sinsi bir politika vardır. İngilizler işgal ettikleri yerlerden çekilseler bile orada kalmaya devam ederler. Kendi arzuladıkları ve kendilerine hizmet edecek sistemi kurmuşlardır çünkü. Devamında da o ülkeden seçtikleri bireyleri kendi ülkelerinde eğitime tabi tutarlar. Sizler de bilirsiniz ki İngiltere’ye ve Kraliçeye sadakat yemini ettirirler. Seçilen bireyler İngiltere Kraliçesinin en önemli güç kaynaklarından olan ve 1900lerin başında kurulan Chatham House’de (Kraliyet Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü) mutlaka eğitime tabi tutularak İngiltere Kraliçesine sadık “devşirilmiş kişiler” olarak kendi ülkelerinde “ülkeye yön veren liderler” olurlar. Bu tür adamların kendi ülkelerini nasıl sattıklarının, milletlerine nasıl ihanet ettiklerinin dünyada sayısız örneği vardır. İşte İngiltere bunun için güçlüdür. Aynı politikaları ABD de yürütmektedir. Emperyal güçlerin temel yöntemidir bu. Şimdi Kraliçe öldü ve yerine oğlu III.Charles olarak tahta geçip 73 yaşında İngiltere kralı oldu.

Bizim Yunanistan’la gerginlikler yaşadığımız şu sıralarda tarihin cilvesine bakın ki, Charles kimdi? Yunan Kralı Konstantin İngiltere tarafından devrilip yerine oğlu Aleksandros Yunan Kralı yapılmıştı. Kosntantin kardeşi Andera ile birlikte Almanya’ya kaçtı. Alexandros’un Başbakanı Venizelos’du. İngiltere’nin gazı ile Anadolu’yu işgal etmeye kalktılar. Alexandros’u o sırada maymun tırmaladı, kaptığı mikroptan kısa sürede öldü. Konstantin tekrar gelip tahta geçti. İngiltere’nin yanında oldu. Kardeşi Korgeneral Andrea ile birlikte Anadolu’yu hepten ele geçirmek istedi. Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK liderliğindeki Büyük Türk Milletinden tarihin en büyük tokadını yiyerek Akdeniz’in karanlık sularına gömüldüler. Lakin General Andrea’nın kendisi gibi vahşi ve adı “Şeytan Taburu” olan birliği kaçarken Andrea’nın emri ile Anadolu’da tarihin nadir gördüğü bir vahşeti sergileyerek gitti. Bu Andrea savaş sonrası idama mahkûm edilmesine rağmen İngiltere tarafından kurtarıldı. Adam Monako’ya yerleşti. Andrea’nın hem babası hem ağabeyi Yunan kralı olmalarına rağmen aslında Danimarkalı olup babaları Danimarka kralı idi.

İngiltere hikâyeden bunları Yunan kralı yapmıştı. Andrea’nın annesi ise Rus’tu. Andrea’nın tek oğlu ise Philip idi ve Philip Yunanistan’da doğmuştu. Philip İngiltere’de okudu, Deniz Subayı oldu, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ile evlendi. Yani bu Kraliçe II. Elizabeth’in kayınpederi vahşi katil Andrea idi. Bu evlilikten de Prens Charles doğdu. Şimdi 9 Eylül’de İngiltere Kralı olan Prens Charles. Aynı Charles geçen yıl Yunanistan’ın 200ncü kuruluş yıldönümünde Yunanistan’a olan sevgisini vurgulayan konuşmalar yaptı.

Yarın Yunanistan ile aramızda bir çatışma çıksa ABD’nin yanı sıra İngiltere’nin de doğrudan Yunanistan’ın yanında olacağının garantisidir bu durum. Sözün kısası biz tanısak da tanımasak da her insanın, her canlının ölümüne büyük üzüntü duyarız. İngiltere Kraliçesi öldü ama nedense hiç üzüntü duymadık. Biz yine de insanlığımız gereği kerhen de olsa toprağı bol olsun diyelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum