içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bu hikaye 2002’den…

Yaklaşık 22 yıl önce asistanlığım sırasında Alzheimer Hastalığı pençesinde bir hastam ile olan bir anımdan alıntıdır. Kaybolmasın.

Adı: KAHVENİN DİLİ ‘Dr Akten kahvenizi hatırlıyorum!’  

Dedi, odasından geçerken…Ona kahve yapmamın üzerinden 3 haftaya yakın bir süre gecmisti ve o kahve sohbetini hatırlamazsa da kahvenin kendisini hatırlıyordu.. muhtemel… Asistanlıkta uzun nöbetler ve ülke hasreti, Türk kahvesi içmek için yanımda kahve makinem ve kahve fincanımla gezer olmuştum… O gecelerden birinde, koğuştaki bu hastama içtiğim kahvenin fincanından kahve falı bakmıştım. Maksat sakinleşmesi idi…Çünkü akşamları daha hırçınlaşıyordu. Alzheimer Teşhisi vardı. Kahve falını hatırlıyordu. Kapatıp geleceğine hatta bilebildiğim karanlık kahve dibinin bana söylediği kaderine inat ona İlionis’ teki torunlarini anlattığım o geceyi hatırlıyordu. Hatta birinin evlenecegi, gelinin ata biner gibi göründüğünü... Güldüğünü… Hatırladığına şaşırıyordum. Derken.. Sustu ve sonra… Bağıra söve söve, Kimsin sen ?! diye odadan kovdu.. Sonra tekrar… Köpeği Master’ın mamasını hatırlattı. Ağladı sonra.. Sonra tekrar güldü.. Beni annesi ile karıştırdı… Hatta ona üçüncü kocasından sonra takılan bir erkek arkadaşını anlatır buldu çıkanı murad diye yorumladığım at şeklini tekrar hatırlayarak, o geceyi hatırladı. Sonra bir şeyler daha söyledi. Uykusu vardı.

Dalmadan mırıl mırıl, ‘Turk Kahvesini bilirim, benim Turk kahvesi içen Osmanlı hanedanından bir patronum olmustu, evlerini temizlemeye gittiğimde görmüştüm, icerlerdi, bilirim, yapmışlığımda var…’  Dedi ve uyudu… Buyrun buradan.. Hafızasını kaybeden ve kalan anıları karıştıran bir kadından duymak isteyeceğim bir cümle… Daha da soru soracağım. Yarın sormak istesem hiçbir şey hatırlamayacaktı. Yarın sordum. Hatırlamadı. Sonra aile fertlerine sordum. Tam bilemediler. Gençliğinde ev temizliğine gittiğinden bahsettiler. Araştırdım ama emin olamadım. Çünkü o son söylediği şeyi doğrulayacak tek şey onun kendisi idi. Fakat o anılara erişmek mümkün değildi.   O Alzheimer’s Hastası olan hastam Bayan Johns’tu… Ertesi gün hocama danıştım. Ona küçük bir miktar kahve verebilme ve olası riskleri tartıştık.Herhangi bir kalp hastalığı veya ritim problemi yoktu. Sadece ara ara benim nöbette içtiğim kahveden icin bir iki yudum verebilirdim. O gece nobete geldim. Odası bostu..Sanırım başka bir görüntüleme yöntemine götürüldüğünü düşünerek nöbet devir raporlarını almaya nöbetçi odasına girdim. Nöbet arkadaşım kendisinin benim nöbeti devrimden 3 saat sonra öldüğünü iletti..

Neden bilmiyorum? O an aklıma Kemal Dedem geldi..  Kemal Dedemin briyantinli elimize kalan tek fotosunu geldi. Evde ananemin sadece ateşli hastalıkları sırasında deliryum zamanlarında adını duyduğum dedem… Bazı hastalıklar ile günümüz tıbbının çaresiz halleri, kurtaramıyoruz bazı hastaları… Hafızanın silinmesi, anıların yok olması ya da hiç olamamasiyla ilgili bir andı. Yoğun raporları aldıktan sonra odada bir iki damla göz yasi döktüm..

Saklı ve gizli.. Alışmıştım ona. Sonra bir başka akşam nöbetine hazırlanıp bu günü not ettim. Yazdım… Dedemi yazdım önce unutulmadan ve unutmadan… Sonra bayan Johns’un o meşhur Osmanlı Hanedanı hikayesini…Ne olduğunu şimdi biliyordum. Emin olmamakla birlikte.. Osman Beyazıd Osmanoğlu.. Cömert, nüktedan ve nazik kisiliği ile büyük bir ihtimal ile yaşadığı New York’taki evinde çalışan Bayan Johns’un hikayesine tanık olmuştum. Gerçekten Yemen’den gelen kahve ile tanışan, anıları ile hayallerini karıştıran Bayan Johns’ a son kez veremediğim kahve aşkına emin olamasam da yazdım… Bazen anılar vardır ve orada ateşli veya amansız hastalıkları bekler ortaya çıkmak için… Bazen gecenin köründe elinde Türk kahve bardağıyla bir asistanın kapıda görünmesini bekler. Bazen sadece bekler.. Bazen de silinir anılmadığında, anılamadığında. Ama bildiğim bir şey var;  Bir kahvenin 40 yıllık hatırı vardı! Yazılmalıydı.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum