içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kırmızı Aklım Sende!

Renk olarak o kadar kıymetlidir ki…

Neyin rengi olsa göze girer. Göze batar. Buradayım, der!

Yaşıyorum tutkuyla der gibidir! Ya da tam tersi. Kanayan bir yarada görürseniz mesela.. Ölüyorum, der. Hemen sonra.. Aynı şey o kırmızı telefon için de geçerli.

Burada her acilde afet durumunda acil içindeki iç hatlardan azade, dışarı ile bağlantıyı kurmak için bir kırmızı telefon bulunur bankolarda…

Ben çaldığına bir kez tanık oldum. 2009’da 15 Ocak’ta.. New York Hudson Nehri’ne acil iniş yapan 155 mürettebatlı bir uçağın yaralanan 100 yolcusu çevre ilçelerdeki hastanelere yönlendirildiğinde, bize de 14 hasta geleceği bildirildi o telefon ile.

Acil Şefimiz Dr Todd’un yüzünü hatırlıyorum. Buz kesmiş, acil durum protokolünü çalıştırmıştık!

Kimse ölmedi o kazada! Mucizeydi. Kaptanı Chesley Sullanberger, nam-ı diğer ‘Sully’ aldığı karar ile bir çok insana ikinci bir yaşam bileti armağan etmişti.

Aynı telefonu mesela oval ofise koyalım. İşin rengi değişiyor. Daha bir kırmızı oluyor :))

Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki çatışmanın kalıcı bir sembolü gibi olmuştu bir zaman. Buna rağmen, Soğuk Savaş sırasında ABD Başkanının masasının üzerinde hiçbir zaman kırmızı bir telefon olmadı. Beyaz Saray'ın ifadesiyle, 'kazara veya yanlış hesaplamalar nedeniyle savaş çıkma riskini azaltmaya yardımcı olmak' amacıyla 1963'te Moskova-Washington hattı kurulmuş olsa da, bu hat hiçbir zaman kırmızı veya telefon olmadı. Bunun yerine, başlangıçta iki ülke arasında şifreli mesajların saatler yerine dakikalar içinde gönderilmesine olanak tanıyan bir Teletype sistemi kullanıldı.

Sistem 1986'da faks makinelerine (hatırlıyor musunuz?) geçti ve 2008'den beri güvenli e-postalar için bir bilgisayar bağlantısı haline geldi. Aslında herşey savaş ile burun buruna gelinen o yanlış anlaşma ile başladı. Amerika ve Sovyetler Birliği'nin nükleer savaşa başlamaya en yaklaştığı an olarak kabul edilen, 13 gün süren Küba füze krizinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı o zamanlar… Basit bir iletişimsizlik nedeniyle. İnanırsanız ..:)) Böyle bir şeyin tekrar olma riskini azaltmak için, iki ülkeyi temsil eden müzakereciler 'Doğrudan İletişim Bağlantısının Kurulması Hakkında' başlıklı bir not yazdı ve bunu 20 Haziran 1963'te imzaladılar. Sonrası ne oldu? Sonrası hayal gücü…

Kırmızı telefonun kolektif hayal gücümüze itina ile sokuldu. Bu işte genel olarak pop kültürü ve özellikle Stanley Kubrick'in, ‘Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb’ filmine teşekkür etmemiz lazım…

Neydi o filmi konusu? Tabii ki Soğuk Savaş!

1964 yapımı Stanley Kubrick'in yönettiği satirik bir kara komedi..

Film, nükleer savaşın saçmalığını, ABD Hava Kuvvetleri'nden dengesiz bir generalin başkanlık izni olmadan Sovyetler Birliği'ne nükleer saldırı emri vermesiyle başlar! :)))

Amerikan ve Sovyet yetkilileri küresel bir felaketi önlemeye çalışırken, film askeri beceriksizlik, siyasi paranoya ve karşılıklı garantili imhanın saçmalığından dem vurur. Dr. Strangelove karakteri, eski bir Nazi ve bilim danışmanı olarak, filmin kara mizahını ve alaycı bakış açısını tam isabet eder! :)) Hakikaten strange bir love! Gariptir :)) Dengesizdir… Zaten ‘strange love’ da öyledir. Narsisttir. Ötesi orada kullanılır bu kırmızı telefon ile arama halleri! Yani ‘kırmızı’ renk epey bir simgeye yardım ve yataklık etmiştir. İnanın bu simge ile algı yönetme işi bitmez. Çünkü insanlığın varoluş nedeni o karanlık mağaradan yeryüzüne çıkma isteği ana rahmine atadıkları bitmez.

Ama tren gelir, iş başlar.. Başlamalıdır. Ha bu Kara Tren değil! Bayağı bir tren. Kıvrılmıyor. R treni. Dümdüz… Evsiz yuvası. Dertli kabini… Ya da işte Belediyeciliğin geldiği son nokta!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum