-
DR SİNE ARAS AKTEN
Tarih: 06-06-2025 08:48:00
Güncelleme: 06-06-2025 08:48:00
Geçenlerde Boğaziçi Üniversite’sinde öğrencilerin rengarenk boyadıkları merdivenler uygunsuz bulunup merdivenler griye boyanmış! Şaka değil. Yönetim bunu neden uygunsuz buldu? Epey düşündürdü.. Aslında açıklaması var. Ne mi? Renk, yalnızca estetik bir unsur ya da fiziksel bir olgu değildir; aynı zamanda kültürel, tarihsel ve toplumsal bir inşadır.
Sosyoloji açısından bakıldığında renkler, bir toplumun değer yargılarını, sınıf yapısını, cinsiyet rollerini ve hatta özgürlük algısını yansıtan güçlü simgelerdir.
Her toplum, renkleri belirli anlamlarla yükler. Örneğin Batı toplumlarında siyah yas ve ciddiyetin rengi olarak algılanırken, bazı Doğu kültürlerinde aynı renk yeniden doğuşu simgeler. Bu çok anlamlılık, bireyin toplum içindeki davranışlarını da şekillendirir. Özgür birey, bu kodlara bağlı kalmak zorunda mıdır?
Renk seçimleri üzerindeki sosyal baskılar, bireyin kendini ifade etme hakkını sınırlandırabilir. Sosyolojide Judith Butler gibi düşünürlerin cinsiyetin toplumsal bir kurgu olduğunu savunması gibi, renklerin de cinsiyete göre ayrılması bir inşadır. Erkek çocuklara mavi, kız çocuklara pembe giydirilmesi gibi pratikler, bireyin daha çocuk yaşta özgür renk seçimi yapmasının önüne geçer. Bu dayatmalar, yalnızca estetik tercihler değil, aynı zamanda bireyin kimliğini ve ifade biçimini de kontrol altına alan normlardır. Pierre Bourdieu’nün “zevk” üzerine kuramı bize gösterir ki, estetik tercihler sosyal sınıflar arasında belirgin farklılıklar gösterir.
Lüks markalar pastel ve “sofistike” renkleri kodlarken, popüler kültürde parlak ve canlı renkler öne çıkar. Bu ayrım, renklerin sadece kişisel değil, sınıfsal özgürlük alanlarına da bağlı olduğunu gösterir. Alt sınıftan bir birey, üst sınıf renk kodlarını kullanmaya çalıştığında ya taklitçilikle ya da uygunsuzlukla damgalanabilir.
Şehir planlamasında ve kamusal alan tasarımında da renk, bireyin hareket serbestliğiyle ilişkilidir. Griye boyanmış, renksiz şehirler, bireyin ruhsal olarak bastırıldığı mekanlara dönüşebilir. Oysa renkli mahalleler ve sanatsal duvar resimleriyle bezenmiş alanlar, yaratıcı ifadenin ve bireysel özgürlüğün teşvik edildiği mekânlara dönüşebilir. Örneğin, Kopenhag’daki Christiania bölgesi, renkli sokakları ve duvar resimleriyle bireysel özgürlükle özdeşleşmiş bir örnektir.
Renkler yalnızca bir tercihten ibaret değildir; toplumsal ilişkilerin, güç yapıların ve özgürlük sınırlarının içinde konumlanan sembolik göstergelerdir. Renklerin özgürce seçilebildiği, normatif baskılardan arındırılmış bir dünya, yalnızca estetik değil, aynı zamanda sosyolojik olarak daha adil ve özgür bir dünya anlamına gelir. Bu nedenle renkler, özgürlüğün görünmeyen ama etkili dilidir.
- Arsızlık ve Yüzsüzlük Üzerine…
- Kadın Ya Örtülüyor Ya Soyunduruluyor Kararı Hep Başkaları Veriyor
- Kadın Ya Örtülüyor Ya Soyunduruluyor Kararı Hep Başkaları Veriyor
- Gerçekten Sevdiysen, Kayıp Yoktur Dönüş Vardır….
- Renklerin Tarikatı
- Sessiz Organ: Nefrolojinin İçindeki İnsan
- Hemodiyaliz: Haftada Üç Günlük Hayatlar
- Periton Diyalizi: Vücudun İçindeki Deniz
- Sessiz Ortaklık
- İdrarın Hafızası
- Kreatinin: Zamanın Yoğunluğu
- Önce Etiketleri Düşür, Sonra İnsanlığı Yücelt