içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Adını Koymamak...

Sevgi denilen şey ney ki?
Sevgi her hangi bir kalıba sığar mı?
Sevgi her hangi şeye hapsedilebilir mi?
Sevginin her hangi bir bir karşılığı var mı ki?
Ruhi olan nurani olan bir şey değil mi?
Eğer sevgi nurani bir şey ise (ki öyle olduğuna tüm ruhumla inanıyorum) sevgi dünyaya çok fazla. Dünya için aşkın bir özellik. Dünyayı uhrevi, manevi aleme bağlayan şey.
Nurani olan şeyi, dünyevi maddi olan şeylerle tanımlamak, sınırlandırmak, belli bir şeye hasretmek, belli bir zamana, belli bir mekana, belli bir şeye has kılmak mümkün olabilir mi hiç?
Dünyadaki sevgilerin çoğunun hüsranla bitmesinin sebebi bu sanırım. Yani sevgiyi dünya ile irtibatlı kılmak. Zaman da, mekan da, kişiler de, güzellik te, çirkinlikte para pul, mal mülk te tamamen maddi şeyler.
Eğer sevgi bineği olan ruhtan inip maddi şeylere konarsa ona yapışır. Ama yapıştığı şey geçici olduğu için o yok olduğunda sevgi de yok olur. Yok olan sevginin de tekrar gerçek bineği ruha dönmesi zor olur. İşkence olur, imkansız olur. Hakiki anlamda var olacak sevgi ancak kendi gibi nurani olan ruhtan ayrılmaz ise aşkın olur… Ruh bineğine yapışan sevgi yok olur mu hiç? Ruh ta kendisi gibi nurani ve kalıcı. Ve de akışkan.
Ruh sırtındaki sevgiyi taşıyamadığı zaman, o yük ağır gelmeye başladığı an yükünü hafifletmek ister. Binek olan ruh yükünü başka bir ruhla paylaşmak ister. Ve başka bir ruha gönle akar. İşte o an da sevgi büyür beslenir. Ölümsüz sevgiler böyle hayat bulur. Zamanın uzunluğu, mekanın ayrılığı, dünyevi haller asla böyle bir sevgiyi yok edemez. Hatta üzerinde binek olduğu ruhun yaşam alanı beden bile buna engel olamaz. Beden ölür, beden değişir, beden yanlış yapar, beden başka bir bedene esir olur, beden kaçar ama taşıyıcısı ruh olan sevgi yok olmaz, azalmaz….Bedensel hazların azlığı yokluğu yada çokluğu bu sevgiye halel getirmez.
Böyle bir sevgi hayal mi gerçek mi? Adını koymak zor.
Ama bildiğimiz şey, beden topraktan, tabiatı gereği dünyaya meyleder, ruh ise nurani ve ruhun azığı ise sevgi . Ruh ta, Ruhun Sahibi'nin elinde. Yaradanın kalplerde ruhta var ettiği sevgi hiç yok olur mu? Ruhun, kalpte büyüttüğü sevgi, gözlerden başka bir göze, oradan o gözün sahibine aktığı zaman hiç geri döner mi hiç?
Ruhun azığı olan sevgi, gözlerden yere düşmediği an dünya ile bağlantısı kalmaz. Sevginin sebebi ruhtan ruha akması ise bu akım durmaz. Bu tür sevgi, yakın olduğu bedenlerin dünya hallerinden dolayı oluşan sınırı reddeder. Eş, çocuk, ana baba, dost… Örneğin, sevgi, eş dolayısıyla değer kazanmaz. Eş, sevgi dolayısıyla değer bulabilir. Allah’ın kalbe yazdığı sevgiyi silen olabilir mi? Ya da Allah’ın yazmadığı sevgiyi kalbe yerleştiren başka bir nefis/beden olabilir mi?
Adını koymak tanımlamak çok zor. Çünkü bu bir hâl. Hâl ise yaşanarak fehmedilebilir. İzah etmesi de güçtür. Adını koyamasak ta bir sevilmişlik vardır. Ruhun azığını yere düşürmemiş ise kişi. Uzun süre hayatta kalmış ise bu azığı düşürmeyen de bir ruh var. Adı konulmuş olsa, sınırlanıp daraltılmış olmaz mıydı? Yasak bedenlerde sınırlanmaz mıydı? Haram bedenlerde ölmez miydi? Daralan şey de, zaman ve mekan da çoktan yere düşüp, kaybolup gitmez miydi?
Sanırım, sevgiyi anlatacak tek güzel dünyevi kavram SU. Yere dökülen su buhar olup gitmez mi? Kalpte olan, kabında kalan, ruh bineğinde olan su hiç buharlaşır mı?
Peki ne olmuş? Saçlara aklar düşmüş, bedenler acı çekmiş, bel bükülmüş!
Lakin;
Bir kalbe iki damla su bırakılmış, o su olmuş sel olmuş, kabına sığmayıp hayat bulduğu ruha tekrar dönmüş…
Adı konmasa da…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum