içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Deprem gerçeğinde, yaşlıların ve engellilerin durumu

Kahramanmaraş merkezli iki depremle asrın faciasını yaşadık. Depremde insanlarımızın yaşadığı büyük travmayı kelimelerle ifade edebilmemiz inanın çok zor. Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının yüzde 15-20’sini üreten illerimizde sadece binalar yıkılmadı, insanlarımızın rutin hayatları yıkıldı, esnafımız yıkıldı, iş alanları yıkıldı, tarım ve hayvancılık alanındaki yatırımlarımız enkaz altında kaldı.

Bugün çok acı bir travmayı yaşayan illerimizde artçı sarsıntılar nasıl sürüyorsa, insanlarımızın deprem felaketiyle yaşadıkları çok büyük travma da yıllar boyu sürecek, gönüllerinde, zihinlerinde ve yüreklerinde çok acı izler bırakacaktır. Önümüzde depremin travmasını üzerimizden atabilmek için atacağımız çok uzun ve zahmetli bir yol var. Biz büyük bir devletiz, büyük bir milletiz…

Önümüzdeki bu yol ne kadar çetrefilli ve çıkmaz sokaklarla dolu olsa da bunu başarabilecek azim ve kudrete sahibiz. Deprem felaketinin ülkemize verdiği ekonomik zararı ve kaybı uzun uzadıya anlatacak değilim. Zira, bunu ülkemizin çok değerli ekonomistleri, finans uzmanları, maliyecileri bunu çok iyi analiz edecek, kayıplarımızın telafisi ve nasıl telafi edileceği noktasında çok değerli görüşlerini ortaya koyacaklardır. Ben Sosyal Hizmet Uzmanı’yım… Ehil olduğum konuda fikirlerimi ve düşüncelerimi söylemekle mükellefim. Ve depremin en çok kayıp yaşandığı Malatyalı’yım. Bildiğim resmi rakamlara göre Malatya’da yaklaşık 70 bin engelli hasta olduğu kaydediliyor. Bu sayıyı deprem felaketinden etkilenen diğer illerle aynı oranda çarparsak, yaklaşık 700 bin gibi engelli hastamızın bugün deprem bölgelerinde olduğunu, yardıma muhtaç halde bulunduğunu kabul etmek durumundayız. Deprem felaketi, engelli veya yatağa bağımlı hale gelecek depremzedelerin yaşayacağı zorlukları, bu noktada yapılması gerekenlerin ne olabileceğini de düşünmemiz gerektiğini ortaya çıkarmıştır

Şu an evde bakım yoluyla Alzheimer, Demans,Parkinson MS, ALS, Felç, CVO, Mental Reterdasyon hastası olanlar deprem felaketiyle birlikte çok zorlu bir sürece girmiş bulunmaktadır. Deprem felaketiyle sarsılanlar, yaşlısına, engellisine mi baksın, yoksa kendilerine mi baksınlar. Karşımızda halledilmesi gereken çok büyük sorunlar ve handikaplar bulunmaktadır. Bu noktada Huzurevleri Bakım Merkezleri Platformu Başkanı olarak da  Türkiye de 565 Bakım Merkezi olduğunu ve her kurumumuzun kapılarını açarak 1 tane yaşlı veya engelliyi misafir edilebilecekleri noktasında desteklerini açıkladıklarını ifade etmiştim. Çok daha önceleri de Alzheimer-Demans-Parkinson  Hasta ve Yakınları Derneği Başkanı olarak da önümüzdeki 5 yıl içerisinde şu anki Alzheimer, Demans, Parkinson, CVO, İnme, MS, ALS hastaların sayısının 1 milyonu geçeceğine dair Dünya Sağlık Örgütü’nün ürkütücü bir raporunu paylaşmış, hasta bakımı, bakım sorunu noktasında acilen önlemler alınması noktasında görüşlerimi açıklamıştım.  Çünkü hasta bakımı konusunda her hastanın devlete maliyeti bugünkü şartlarda 30 bin TL yi bulmaktadır. Devlet bu maliyeti karşılarken vergilerden topladığı parayla yapmaktadır. Dernek olarak sorunun çözümü noktasında da siyaset eksenli olarak kanun tasarımızı hazırlamış ve meclise götürülmesine ön ayak olmuştuk. Bunu dillendirmek istemesem de, önümüzdeki zorlu süreçte karşımıza çıkacak handikaplara karşı nasıl önlemler alabileceğimizi konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Deprem felaketinden sonra yaklaşık 100 bin insanımızdan da elbette engelli kalacak olan vatandaşlarımızın olacağını çok büyük üzüntü duyarak belirtmek zorundayım. Bu vatandaşlarımızın bir çoğunun bakım hastası olacağı da aşikardır. Yani yaşadığımız travma, bambaşka travmalara evrilerek karşımıza çıkacaktır. Bu mağduriyetlerin ortaya çıkaracağı sayıyı şu anki mevcut tabloya eklemlendiğini hesap etmemiz gerekiyor. Böylece milyonları aşan bir mağduriyet tablosuyla karşı karşıya kalacağız. Elbette depremzedelerimizin ilk etaptaki tedavi sürecinin ivedilikle yapılması çok önemli. Psikolojik travmaların düzeltilmesi, zihinlerde oluşan rehabilitasyon süreci… Ve ondan sonra karşımıza çıkacak bakım süreçleri…

Bunların hepsi toptan ve kümülatif bir bakış açısıyla düşünülmeli, makro ve mikro planda ele alınacak tedbirlerle engellilerimizin de deprem travmasını en en kısa zamanda zihinlerinden atmasına yardımcı olacak şekilde planlamalar yapılmalıdır.  Güzel ülkemiz zor günlerden geçiyor… Bizler buradayız… Hep burada olacağız… En zorlu koşullarda insanımızın yanında olacağız. Elbette bu zorlu günleri devlet, millet elele vererek bu felaketin altından da çıkacağız. Yeter ki buna inanalım….Çünkü inanç her şeydir.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum