içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

2022' ye Girerken

Merhabalar..2021'nin bu son günlerinde yaşadığımız bu yılın değerlendirmesini yapmak istedim. 2020'ye göre biraz daha bilinçli yaşadığımız bu yıl içerisinde yaşadığımız birçok üzücü olayları birlikte muhalif bir siyasi  kavga dövüş ile atlatırken çok kötü anılar sahiplendik..Geçirdiğimiz günler çok zordu ve bu yıl içerisindeki kötü olaylara  gösterilen tepkiler maalesef insani duygulardan öte siyasi duygular oldu..Bu tüm değerleri yerle bir eden duygular bir çoğumuzu olaylar karşısında paniğe soktu, çok korkuttu. Bütün bir yılımız, alıştığımız salgınla mücadeleden çok aynı topraklar üzerinde yaşadığımız toplumdaki bu insanların siyasi egolarını acımasızca can hıraş nasıl ön plana çıkartmalarını izlemekle, üzülmekle geçti.

Oysa bir toplumu ayakta tutan kendi öz değerleridir ki bu kendinden sonra gelenlerede yansıtmak zorundadır. Yaşanan olayların gerçek sebeblerini bilmeden, bu olayları enine boyuna düşünmeden önyargı ile aşırı ve gereksiz sempati duyduğu siyasi partili topluluk psikolojisi ile hareket etmek ya da bugün yaşananları geçmişte yaşananların bir sonucuna bağlamak, duygusal becerilere sahip olunduğu gibi görülsede toplumsal ilişkileri bozmaktan öte bir davranış biçimi olmadı..Tüm toplumu ülkeyi çok yıprattı.

Önyargı..Aslında iki zihniyet sahibiyiz, birisi düşünüyor diğeri hissediyor. Bu iki zihin farklı bilinç biçimlerini kaynaştırarak hayatta yol almamıza yardımcı oluyorlar. Kaldı ki duygusal ve akılcı zihinler yarı bağımsız melekelerdir. Beyindeki farklı ama birbiriyle bağlantılı devrelerin işleyişini yansıtırlar. Duygu düşünceler için, düşünceler ise duygular için vazgeçilmezdir. Ancak tutkular bu dengeyi sarstığında, duygusal zihin üstünlük sağlar ve akılcı zihni etkisiz bırakır.

Oysaki duygusal yeteneklerimiz sabit veriler değildir. Doğru bir öğrenme ile geliştirilebilirler. Bunun nedeni ise insan beyninin olgunlaşma biçiminde farklıdır. Örneğin matematiğin zorluğu konusundaki önyargı, bunun doğrulanmasını sağlayan nötr bir dinamik olan öğretmenlerle de iyice pekiştirilir.

Çocuklukta edinilmiş alışkanlıklar sinir mimarisinin temel bağlarına yerleştikleri için hayatın sonraki yıllarında bunları değiştirmek zorlaşır. Fakat önyargılar öğrenim olduğundan yeniden öğrenmek mümkündür. Ancak bu zaman alır ve değişimi yaratabilecek şeyse ortak bir hedefe ulaşmak için her gün harcanacak çabalardır ve önyargı ile savaşmayı bırakmak daha büyük bir fırsatı kaçırmaktır.

Bütün dünya devletlerinde meydana gelen bu salgınla dünya ticaretinin neredeyse durma noktasına geldiği Iojistik faaliyetlerin uzun zaman aksaması ile üretimin zorlaştığı bir noktada; insanların ülke içi ekonomik zorlukları fırsat bilerek ekonomiyi daha da zorlaştırmanın altında da, ülkeyi ve toplumu düşünmekten çok geçmişten gelen önyargıların esiri olmak yatıyor.

Gayrimenkul sahiplerinin, ticari işletmelerin salgını göz ardı ederek haksız kazanç elde etmelerini sağduyu ile bağdaştırmak imkansızdır. "Dünyada ev ahirette mekan" mantığı ile sanayileşememekten söz etmek samimi bir yaklaşım olmadığı gibi üstelik sağlığın ve yer hareketleriylede varlıkların hiçbir öneminin olmadığını da gördüğümüz yaşadığımız bugünlerde duygu yönetimine ve duyguların verimli kullanılmasına çok ihtiyacımızın olduğu da aşikardır. Bir yandan birlikte karşılaştığımız krizleri, bir yandan da duygusal okuryazarlığın verdiği büyük umudu göz önünde bulundurarak kendimize şu soruyu sormalıyız; Bu hayat becerisinde bunca zayıf olmamızın nedeni, toplum olarak ne öfke yönetimini ya da anlaşmazlıkları olumlu biçimde çözmenin temel ilkelerini öğrenmeyi sağlayabilmiş nede empatinin duygusal yeterlilik esaslarını öğrenmemiş olmamız değilmidir?..Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile kendi yaşatttıklarımıza bakmadan sürekli büyümemiş çocuklar gibi suçu başka şeylerde aramak 2021’in çok üzücü en büyük handikapı olmuştur..

Z kuşağı diye anlamsızca kategorize edip elde edilmeye çalışılan, parti nedir bilmeyen çocukların ve gençlerin büyük bir çoğunluğunun büyüklerinden daha objektif, sağlıklı düşündükleri ve mantıklı oldukları maalesef acı bir gerçek. Ama olumlu bir gerçek. Umarım yetişkinlerin yaptıkları ötekileştirme ve yok sayma hatalarını içselleştirmezlerde şu anda yaşanandan çok daha iyi bir toplum modeli onları bekliyor olur..

2022'de dileğim çocukların ve gençlerin sağlığı ve çok başarılı olmaları. Muhteşem zekaları algıları ile yepyeni inançlı özgür yenilikçi çalışkan üretken bir Türkiye oluşturmaları..Allahım onları önümüzdeki zamanlarımızda tüm kötülüklerden korusun. Sağlıklı ve iyi bir yıl temennisiyle.. SAYGILARIMLA..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum