içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

2022 yılının sonuna yaklaşırken..

2022 yılına girerken 2021 yılının son aylarında hayatımıza giren ‘’Kur Korumalı Mevduat’’ ‘ın ekonomide oluşturacağı etki, dolarizasyonun büyümesi ve ekonomideki  büyüme endişelerini taşımış olduk.Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poors (S&P) Türkiye’nin kredi notunu B+’dan B’ye düşürdüğünü açıkladı.

Bu notla Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılamaz olarak nitelendirilen "çöp" seviyesinin daha derinlerine iten kurum, böylece Türkiye’yi Moğolistan ve Mısır’la aynı seviyeye çekti. S&P bu kararına gerekçe olarak çok gevşek olan para politikasını gösterdi. Merkez Bankası Ocak ayından bugüne toplamda 107 milyar usd satarak piyasalara müdahale edildiğini açıkladı. Mersin Akkuyu  Nükleer Santrali için Rus Rosatom şirketi tarafından gönderilen tutar , turizm gelirlerinde yaşanan artış, kaynağı belli olmayan döviz girişi (Net Hata Noksan), Rus bankalarına uygulanan yaptırım nedeniyle Türk bankalarının muhabir banka statüsünde  hizmet vermesine bağlı olarak sisteme giren döviz miktarı dövizin stabil hareket etmesinde önemli etkenler olmuştur.

Sanayi üretimi tarafında  enflasyon kaygıları ile  stok fazlası oluşmuş durumdadır. Yıl sonuna doğru bu stok fazlasını eritme yoluna gidilecektir. Ekonomide yavaşlama sinyalleri gelmeye devam etmektedir. Özellikle işletme sermayesi açığı bulunan reel sektörün bankalardan kredi taleplerini yüksek faiz oranları nedeniyle karşılayamaması sebebiyle üretim sürecinde sıkıntılar yaşanmaktadır.Hükümetin bu hafta açıkladığı Halk Bankası yoluyla  esnafa kullandıracağı kredi piyasaları olumlu etkileyecektir. Türkiye’de müteşebbis gücün en önemli sorunu işletme sermayesi eksikliğidir. İşletme sermayesi ihtiyacını bankalardan tedarik ettiği kredilerle çözümlemektedir. Önümüzdeki günlerde Kobilere dönük olarak büyük montanlı KGF destekli kredi verilmesinin Hükümet tarafından açıklanması ekonomi çevrelerince dikkatle izlenmektedir.

TCMB’nin faiz indirimlerine devam ederek politika faizini yıl sonunda %9 seviyesine indirmesi beklenmektedir. İhracat tarafında en önemli partnerimiz Avrupa’nın Rusya’dan sağladığı doğalgaz akışında yaşadığı arz sıkıntısı sebebiyle bir resesyon sürecine doğru ilerleyecektir. Enerji problemleri yaşayan Avrupa negatif büyümeye doğru ilerlemektedir. İhracatta Avrupa yönlü yaşanan sıkıntıların  iç piyasada çıkış arayan reel sektörümüz için talep yönlü sorunlarının daha da büyüyeceği görülmektedir. Tarım sektöründe arzı artıracak yapısal reformları uygulamadan fiyat yönlü müdahaleler geçici çözüm olarak önümüze çıkmaktadır. Zaman kazandırıcı işlem olan müdahaleler rekabeti bozmanın yanında uzun vadede sisteme daha çok zarar vermektedir. Ekonomide yaşanmakta olan yüksek enflasyonun aralık ayından itibaren baz etkisiyle artış hızı yavaşlayacaktır. Merkez Bankası’nın para politikasını tamamen ‘’Kur Korumalı Mevduata’’ indirgemesi ve seçime kadar bu politikayı devam ettirmesi beklenmektedir.

Suriye başta olmak üzere diğer ülkelerden gelen mülteciler ülkemiz için günden güne bir sorun sarmalı haline gelmektedir. Mültecilerin barınma, sisteme entegre olma, iş talepleri, çocukların eğitim sorunları, asayiş vb sorunların artarak devam edeceği görülecektir. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden’ın sağlık sorunları nedeniyle görev süresine devam edip etmeyeceği belirsizliğini korumaktadır. Görevden ayrılması durumunda Yardımcısı Kamala Harris’in yeni başkan olacağı kulislerde konuşulmaktadır. Kamala Harris’in başkan olması durumunda ABD’nin daha şahin bir dış politika izleyeceği öngörülmektedir. Türkiye’nin böyle bir değişimde dış politikada bir hayli zorlanacağı, talepleri noktasında ABD yönetiminden istediği desteği alamayacaktır. Devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı’nda Türkiye’nin bir Nato üyesi olması yanında Rusya ile de geliştirdiği ekonomik ilişkiler sebebiyle politik duruşu önem arz etmektedir. ABD ve AB tarafından Rus şirketlerine getirilen ekonomik yaptırımlarda Türkiye imtiyazlı ülke statüsünü korumaktadır. Rus turistlerin tatil rezervasyonlarında Türkiye’yi 1. Ülke seçmesi, doğalgaz akışına dair arzın devam etmesi, Ortak projelendirilen Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’nin devam etmesi ülkemiz adına önemli kazanımlar olmuştır. Devam eden Astana görüşmelerinde  Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye’yi enerji merkezi olması yönünde teklif sunması önemli bir gelişmedir.  

Çin’in Tayvan Cumhuriyetini kendi topraklarında görmesi sebebiyle yaşanan askeri ve siyasi gerilim ve ABD’nin Tayvan’ın hamisi olarak olaylara müdahil olması pasifikte tansiyonu yükseltmektedir. Dış politikada soğuk savaşa dönüş izlerini taşıyan Amerika -Çin çekişmesi, vekalet ve ekonomi savaşları ile dünyanın siyasi ve ekonomik bir kaos düzleminde yaşatılması sürecini yaşamaktayız. ABD ile Çin arasındaki ticaretin ekonomik büyüklüğü mevcut durumda her iki tarafında ihtiyatlı hareket etmesi gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır. 2023 yılı 2022 yılının çözülemeyen ve büyüyen sorunlarını taşıyacağımız bir yıl olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum