içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ekonomide Nerede Hata Yaptık ?

Ülkemiz iki yıldır yüksek bir enflasyon döngüsü ile karşı karşıya. Açıklanan büyüme rakamlarının halkın refahı  nezninde bir karşılığı bulunmamakta. Kişi başına milli gelirde 2013 yılında 12.500-USD seviyelerinden  8.000 usd seviyelerine geriledik. Pandemi zamanında halka dönük karşılıksız yardımlar gelir adaletini sağlamaya dönüktü. Ücretli kesim gelir adaletsizliğinden olumsuz etkilendi. Pandemi ile birlikte dünyada tedarik zincirlerinin bozulması beraberinde mal ve hizmetlere erişimi zorlaştırırken fiyatlarının da artmasına yol açtı. Dünya genelinde bir enflasyon döngüsüne girilmiş oldu.

Bunun yanında 2021 yılı sonunda başlayan Ukrayna-Rusya hibrid Savaşı enerji fiyatlarında öngörülemez artışları beraberinde getirdi. 2021 yılında ekonomi yönetiminin faiz indirimi ısrarı beraberinde kur ataklarını getirdi. 1 usd =18 TL seviyesine ulaştığında hükümet Kur korumalı TL enstrümanını devreye soktu. Kur üzerindeki artış baskısı bu yolla geçici olarak giderilmiş oldu.Genel ekonomi çevreleri ısrarla faiz artırılması yönünde telkinler vermesine rağmen hükümet faiz indiriminde ısrarcı oldu. Yaşanan süreçte kurdan kaynaklı maliyet enflasyonu Üretici Fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki makası açmış oldu. Buda enflasyonun her ay artarak devam etmesine yol açtı.Kur Korumalı Mevduat için 2022 yılında ödenen Hazine rakamının 300 milyar TL seviyesinde olduğu belirtildi. Son derece gevşek para ve maliye politikası ile enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz.

Şubat ayında yaşadığımız büyük deprem 2023 yılı bütçe hedeflerinin yeniden revize edilerek ek bir bütçe yapılmasını zorunlu hale getirdi.İlk üç ayda bütçe açığının 250 milyar olarak gerçekleşti.Özellikle gıda enflasyonunda yukarı yönlü artışın devam etmesi genel halk kesiminin alım gücünü zorlamakta. Hükümetin yıllardır istikrarlı bir tarım politikası oluşturmaması tarım kesiminin üretimden kopmasına yol açtı. Gelinen noktada ekilemeyen Kıbrıs büyüklüğünde toprağımız bulunmakta. Tarım arazileri imara açılarak  ranta kurban edildi.  

Alım gücü düşen hane halkı çareyi tüketici kredisi kullanmakta gördü. Gelinen noktada tüketici kredilerinde bir patlama yaşandı. Tüketici kredilerinde patlamanın iki nedeni var, ikisi de Yeni Ekonomi Modeli’nin (YEM) yanlış kurgulanmasından kaynaklanıyor. Tüketici, eksi reel faizden keyifle alış veriş yaparken, borç ödeme yükü/hane halkı geliri hızla yükseliyor.Seçimden sonra Cumhur İttifakı da, Millet İttifakı da kazansa, kredi faizleri yükselirken, tüketicinin krediye erişimi de güçleşecek. Kredilerini yenileyemeyen, ya da daha yüksek  faiz ödeyen on binlerce hanenin icra ve iflas kapılarında sürünmesi söz konusu olacak.

TCMB faizi en az %40’a yükselecek, şu anda marjinal 3 aylık TL mevduat faizi için %35 veriliyor.TCMB’nin sıkılaştırma yapmış sayılması ve itibar kazanması için oyunu bu oranın üstünde açması şart. Politika faizinin %40 olduğu bir gelecekte, tüketici kredisi faizleri %50-55’ten düşük olmayacak. Bunun yanında halen zorunlu olarak kredi veren bankaların sermaye yeterliliği düşeceği için, kredi skoru düşük borçluya kredisini yenilemek için daha da yüksek faizler  ödetecekler.  Kısa vadede hane halkı reel gelirinin yükselmesi mümkün gözükmüyor.

2002 yılında iktidara gelen AKP uygulamış olduğu politikalarla enflasyon olgusunu ülke gündeminden çıkarmıştı. Yaşanılan düşük enflasyon süreci ile birlikte Türkiye kaliteli bir büyüme ivmesi kazanmıştı. Yapılacak seçim  sonrası  iktidar olacak hükümetin öncelikle anlaşabilir bir Ortodoks para politikasına dönüş yapması gerekmekte. Para politikası ile uyumlu bir maliye politikası uygulanmalı. Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumları yeniden hayata geçirerek planlı bir büyümeye geçiş yapılmalıdır.Ülkemizde savunma sanayisinde yapılanları gördükçe gururlanıyoruz.Türk insanı ve müteşebbis gücünün ülkemiz için büyük bir potansiyel olduğu aşikar.Doğru politikalarla ülkemizin Gayri safi Milli Hasılasını 2 trilyon USD seviyesine rahatlıkla çıkartabiliriz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum