-
NUMEN BİRIŞIK
Tarih: 05-07-2025 10:57:00
Güncelleme: 05-07-2025 11:02:00
Medeniyet…
Şehirleşme, yazı, hukuk, teknoloji, bilim, sanat, uygarlık, insanlık! Ne ararsanız var bu kelimenin içinde.
M.Ö. 3500’lerde Sümerler başlatmış bu medeniyet yürüyüşünü. Fakat aradan binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen, medeniyetin bir parçası olan “adabı muaşeret” kurallarını bu denli görmezden gelmek affedilemez… Ki üstelik günümüz çağında yapay zekâ diye teknolojik bir gelişme de var. Ona da sorabilir öğrenmek isteyen kişiler.
Yıl 2025. Dijital çağ da hızla ilerliyoruz… Ama hâlâ medeniyet konusunda çok geride olan “medeniyet yoksunu” birçok insan var aramızda.
Bazı ev sahipleri mesela…
O efsanevi “çat kapı” refleksiyle...Haber vermeden, hiçbir nezaket göstermeden ansızın kapımızda bitiveriyorlar. Ve her seferinde o kutsal cümle: “Geçiyordum, uğradım.”
“Kapıda ‘Kafe’ tabelası mı var, ben mi göremiyorum? Eğer varsa, menüyü asayım kapıya: Filtre kahve yanında biraz da medeniyet dersi almaz mısınız?” demek istiyoruz ama ayıp olur diye susuyoruz.
Hatta bazı ev sahipleri, evlerini kiraya verdikten sonra bile hâlâ tam bir sahiplik hissiyle hareket ediyor. “Bize de bir yedek anahtar yaptırın, bulunsun.” deme cüretkârlığını bile gösterebiliyorlar. Ne yazık ki bazı insanlar, mülk sahibi olmayı insan üstü bir statü zannediyorlar.
Artık şunu anlamaları gerek: O ev, kira sözleşmesi imzalandığı andan itibaren, kiracının yaşam alanı olur.
Ve bu alana izinsiz ya da saygısızca giren herkes, özel hayatın gizliliğini hem ihlal etmiş hem de saygısızlık yapmış olur.
Bu, medeni hukukta da böyledir, adabı muaşeret kurallarında da...
Anlayamadığım; bir insanın mahremiyetine, özel alanına saygı göstermek ne zamandan beri bu kadar zor oldu?
Ki eğitimli olduğunu söyleyen insanların bu kadar temel bir nezaketi gösterememesi ise gerçekten düşündürücü ve esef verici…
“Geçiyordum, uğradım…” Eğitimli (!) bir insana yakışmayan ne kadar ucuz bir cümle!
Dijital çağda yaşıyor olabiliriz ama asıl mesele, zihinsel çağ.
Çünkü kimi insanlar, maalesef hâlâ Orta Çağ zihniyetiyle yaşıyor.
Benim çocukluğumda misafirliğe gidilecek eve bir iki gün öncesinden haber gönderilirdi. “Müsaitseniz annemler size gelmek istiyor.” gibi. Bu nezaket, günümüz ileri teknoloji çağında bile gösterilemiyorsa, ileri gitmek yerine geriye gidelim bari...
Bu arada, benim hatırladığım; küçük yaşlarda aileden bu eğitimi alamamış kişiler için, okullarda kişisel alan, sosyal alan, mahremiyet gibi insan ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini kapsayan kavramların öğretildiği dersler olurdu. Kişilerarası iletişim ve kültürlerarası iletişim gibi…
Ama görüyorum ki bu kişiler o dersleri ya seçmeli diye almadı ya da aldı ama “katılım zorunlu değildi” diyerek hiç sınıfa uğramadı.
Bu bağlamda “medeniyet” in geldiği son aşama ve üstelik dijital çağda yaşıyorsak, çat kapı yapmak yerine “Müsait misiniz?” gibi bir mesaj yazmayı bilmek gerek…
Görgü kuralları içselleştirilmediği için maalesef zihinsel dönüşüm de sağlanamıyor.
Hayati önem taşıyan bu zihinsel dönüşüm, başkasının yaşam alanına, zamanına, ruhuna, özel hayatına saygı duymayı gerektirir. Ve bu dönüşüm, teknolojiyle değil; farklı kültürleri anlama çalışarak, görgü kurallarını öğrenerek ve ahlaki eğitimle mümkün olabilir.
Maalesef durum böyleyken iletişimde teknolojik araçlara sahip olmanın da bir önemi kalmıyor.
Son söz: Bazı ev sahiplerinin iyice genişlettikleri bu sınırlar içinde kaybolmamak için okul müfredatına “Ev Ziyaretinde Randevu Kültürü” dersi eklensin. Bilhassa uygulamalı ders olsun ki 21. yüzyılda hâlâ bunları konuşuyor olmayalım.