içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

NATO Seçimlere Müdahaleye Hazırlanıyor!

Putin Türkiye'ye geliyor!

NATO seçimlere müdahaleye mi hazırlanıyor!

Putin Türkiye'ye geliyor! NATO seçimlere müdahaleye hazırlanıyor!   

Küresel sermayenin emperyalist çıkarlarına çomak soktuğu için, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimirovich Putin hakkında; 17 Mart 2023'te Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin II. Ön Yargılama Dairesi tarafından Ukrayna'daki durum bağlamında tutuklama kararı çıkarıldı. 

Putin bu konuda yalnız bırakılmadı, nitekim Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanlığı Ofisi Çocuk Hakları Komiseri Maria Alekseyevna Lvova-Belova da  kendisi gibi aynı durumla karşı karşıya.

Putin'in Kırım, Donbass ve Mariupol çıkarması!..

Bu karara meydan okuyan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hafta sonu Kırım ve Donbass'a çalışma gezileri yaptı. Cumartesi günü, Kırım'ın Rusya ile yeniden birleşmesinin 9. yıldönümü kutlamaları gününde, tarihi ve arkeolojik park Tauric Chersonesus'un büyük ölçekli projesinin bir bölümünü incelediği Sivastopol'u ziyaret etti. 18 Mart'ta cumhurbaşkanı kendi kullandığı araç ile Sivastopol'a geldi. Başkan ayrıca Mariupol çevresini arabayla dolaştı.

Gezide kendisine, şehrin nasıl restore edildiğinden, yeni yerleşim alanlarını, sosyal tesisleri, konut ve toplumsal hizmetler altyapısını ve sağlık kurumlarını gösteren ayrıntılı olarak bahseden Başbakan Yardımcısı Khusnullin eşlik etti. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı'nın ziyareti sırasında kentte trafik de tıkanmadı.

Putin, özellikle sadece üç ayda restore edilen Filarmoni'yi, Mariupol sahil şeridini, yat kulübü, tiyatro binası, şehrin unutulmaz yerlerini gezdi, yerel halkla konuştu. Putin, Rostov-on-Don'daki özel askeri operasyonun komuta noktasında bir toplantı yaptı ve RF Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov ve çok sayıda askeri liderin raporlarını dinledi.

Erdoğan'ın yakın dostu Putin, bu hafta Türkiye'de!

Rusya, Türkiye, İran ve Suriye Dışişleri Bakanlarının biraraya gelecekleri dörtlü zirve iptal edildi. Zirvenin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Moskova ziyareti nedeniyle ertelendiği ileri sürülüyor.

Dışişleri Bakanlarının Moskova buluşmasının ardından  Rusya, Türkiye, İran ve Suriye devlet başkanlarının biraraya gelmesi planlanmıştı.

Türk, Rus ve İran medyasında ilk kez  benim duyurduğum 'MİT Başkanı Fidan 14 Mart'ta Moskova'da Rus ve İran Savunma Bakanları ile ne görüştü?'ğü ile ilgili yazımın ardından yine  dünya medyasında ilk kez yer alan ve Mart ayı çıkmadan hatta bu hafta Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimirovich Putin'in Ankara'ya geleceğini ilk kez bu satırlardan okuyorsunuz.

Putin'in ajandasında ne var?

Ne yok ki?

Tahıl Koridoru'nun anlaşma şartlarına uygun şekilde açık tutulması, Akkuyu Nükleer Santrali inşası ile  bizzat Putin'in önerdiği Avrupa ülkelerinin doğalgaz tedarikinde büyük sorun yaşadığı bu süreçte, Türkiye'nin Avrupa'ya doğalgaz ulaştırılmasında merkez dağıtım üssü olması gibi  gündem maddeleri mevcut.

Ayrıca  Türkiye sınırları içerisindeki doğal gaz nakil hatlarının ve depolarının tamamlanması, Suriye'deki terörist unsurlara karşı müşterek tutum takınılması, Türkiye'deki Suriyeli göçmenlerin ülkeye dönmesine Şam yönetiminin izin vermesinin sağlanması, Gürcistan'daki karışıklığın Ermenistan'a sıçrama  potansiyeli, Kafkaslardaki barış ortamının sürdürülmesi ve Ukrayna'daki savaş ele alınması gibi başlıklar da iki liderin   ele alacağı konulardan bazıları.

Hiç şüphesiz Kremlin bu ziyaretin;  14 Mayıs'ta seçime gidecek Türkiye'de, seçmen kitlesi tarafından, Erdoğan iktidarına bir destek olarak algılanmasını amaçlıyor. Bir diğer propaganda konusu da NATO'nun Rusya'yı kuşatma projesine karşı Ankara üzerinden bir mesaj verilmesi söz konusu.

Seçimlerde ABD -Rusya faktörü!..

Kimilerine göre horoz dövüşü, kayıkçı kavgası veya çadır tiyatrosu olarak nitelendirilen 14 Mayıs seçimlerinde, hiç tartışmasız hayat pahalılığı, deprem ve sel felaketlerinde kamunun arama kurtarma çalışmalarında gecikmesi, organizasyon eksikliği, başıbozukluk gibi etkenler en çok konuşulan konular arasında yer alacaktır.

Tüm bunların yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıldönümünde gerçekleşecek kritik seçim sürecinde, ittifakların uluslararası konularda takındıkları tavra ve söylemlerine hatta parti programlarına pek dikkat edilmese de küresel konuların iç siyaseti doğrudan etkileyeceği anlaşılıyor.

Tam da bu noktada 1978 yılında girdiği Dışişleri Bakanlığı'nda 1980 yılına kadar merkezde görev aldıktan sonra sırasıyla; Moskova Büyükelçiliği’nde II. Katip statüsünde görev yapmış, Türkiye'yi Azerbaycan, Irak ve Birleşik Krallık nezdinde büyükelçi olarak temsil etmiş deneyimli diplomat,  CHP Genel Başkanı Dış Politika Danışmanı E. Büyükelçi Ünal Çeviköz’ün "Rusya-Ukrayna savaşında iktidara gelirsek Ukrayna’yı destekleyeceğiz" açıklaması, küresel konuların iç siyaseti etkileyebileceği hususunda, somut örneklerden kabul edilebilir.

Millet İttifakı’nın diğer büyük ortağı Meral Akşener de gurup toplantılarında Ukrayna’yı destekleyen tutumlarını açıkça ifade etmişti. Millet İttifakının bu Ukrayna  sevdası anlaşılabilir gibi değil.  Keşke bu   alanda sadece onlar olsa?

Nitekim Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da NATO ve Ukrayna kervanına katılanlar arasındaydı.

Kalın'ın geçtiğimiz hafta içinde ABD’de yaptığı temaslar ve verdiği mesajlar önemliydi. Kalın'ın tam da seçim arifesinde NATO’nun genişlemesi ve Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin temaslarda bulunduğunu açıklamasından iki gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya’nın NATO üyeliğini onayladı.

Ne yani tüm bunlar rastlantı mı? Nasıl oluyor da hem iktidar hem muhalefet NATO söz konusu olunca ağız birliği edebiliyor veya aynı noktada buluşabiliyor?

Parti listelerine sızma girişimleri!..

Partilerin liste telaşında olduğu bugünlerde, kollarını sıvayan uluslararası güçler de listelere müdahil olmak için arka kapı diplomasisini hızlandırdı. Ankara kulislerinde dolaşan haberlere bakılırsa, Bilkent Üniversitesi hocalarından Sırrı Hakan Kırımlı batı güçlerinin İYİ Parti listelerine sokmak için çaba harcadığı isimlerden.

Zaman Gazatesi’nin eski yazarı Kırımlı için Mustafa Cemilev devreye girmekle kalmamış, Akşener’den Kırımlı’yı listeye alması için ricada dahi bulunmuş.

Mustafa Cemiloğlu yani Cemilev'in milletvekili olmasını istediği bir diğer isim de, nerede olduğu meçhul Kırım Tatar Milli Meclisi Türkiye Temsilcisi Zafer Karatay.

MASON Kırımlı kim?

Kırımlı ailesi'nin baba-oğul FETÖ’cülüğü medyanın diline düşmüştü. Kırım Derneği’nin kurucusu ve eski genel başkanı Dr. Ahmet İhsan Kırımlının, Fatih Üniversitesi’nin temeli olan Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı’nın da kurucusu olduğu OdaTv’den Yusuf Yavuz’un 10 Ağustos 2016’da yayımladığı belgelerle ortaya çıkmıştı.

Ahmet İhsan Kırımlı’nın oğlu Sırrı Hakan Kırımlı da Bilkent Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve kapanmadan önce FETÖ’cülerin Zaman Gazetesi’nde yazıları yayımlanıyordu.

Sırrı Hakan Kırımlı'nın Ukrayna ile diyaloğuna rağmen, son zamanlarda Ankara'daki Rus Büyükelçiliği üzerinden Moskova ile dirsek teması arayışında olduğu söyleniyor.

Ailenin bir diğer üyesi, Brandmark Türkiye Genel Müdürü Ahmet Cihan Kırımlı Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasına mensup bir MASON.

Son yirmi yıldır AK Parti hükümetlerinin örtülü ödeneklerinden beslenen, kimisi TRT’de kimisi MİT’de çalışan, sözde Kırım Tatar davasının  Türkiye'deki iz sürücüleri, şimdi AK Parti'ye sırt çeviriyor.

Bütün bunlar bize şunu gösteriyor: NATO ve batılı güçlerin Türk siyasetine müdahalesi eskiden beri alışık olduğu şekilde devam ediyor. Bu durum zaten kamuoyunun malumu.

Ancak muhalefetin Türkiye’nin Rusya’ya olan ve yaklaşık 100 milyar doları bulan ve ertelenen gaz borcunu nasıl ödeyeceğine dair bir planı veya yol haritasının olup olmadığı bilinmiyor. Zaten bu konularda kendileri de muhtemelen ne yapacaklarına dair bilgi ve kanaat sahibi değiller. Akkuyu nükleer santralini de unutmayın.

Bizden hatırlatması, olur olmaz ayrı konu, ama biz olduğunu var sayalım, hadi 14 Mayıs seçimlerinde muhalefet iktidara geldiğinde, Ruslarla masaya oturulduğunda, bugün söyledikleri bunların önüne konulursa ne olur?

Aynı şekilde iktidarın da daha temkinli davranması gerekmez mi?

İmar affında olduğu gibi yoksa iktidar ve muhalefet tüm bunların bedelini Türk Milletine mi ödetmek istiyorlar?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum