içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İfade Özgürlüğü

Temel hak ve özgürlükler arasında ifade özgürlüğünün öncelikli bir yeri vardır çünkü bu özgürlük olmadan diğerlerini kullanmak olanaksız hale gelmektedir.

Düşünce ve ifade özgürlüğü toplumda daha iyi ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasına ortam hazırlayarak bunlar arasında bir seçim yapma imkanı sağlar. Temel bir hak olan ifade hürriyeti, tarihi süreç içerisinde demokratik toplumların anayasalarında ve insan haklarına ilişkin evrensel belgelerde yer almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda hukuk devleti ilkesi temel ilkeler arasında yer almış ve hukuk devletinin ilkelerine de yer verilmiştir. Fakat, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve genel olarak diğer temel insan hakları ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi için öncelikle iç hukukta bazı düzenleme ve yenileştirmelerin yapılması gereklidir.

İfade özgürlüğü, demokratik toplumun oluşturulması açısından çok ayrı bir öneme sahiptir. Demokrasilerde yönetim, halkın isteklerini yerine getirecek bir araç olarak vardır. Temeli çoğulculuk ilkesine dayanan demokrasilerde, halkın yönetime katılması da sadece seçim esnasında olmaz. Halkın yönetimin, olumlu veya olumsuz uygulamalarına karşı düşüncelerini serbestçe açıklayabilmesi ve farklı düşüncelerin tartışılmasına uygun ortamın sağlanması gereklidir. Demokraside birey yönetilen değil yönlendirendir.

Türkiye'deki duruma baktığımızda, kutsal bir devlet anlayışıyla karşılaşmaktayız. Yani devlet bireyden önce gelmektedir ve halkı tebaa olarak gören bir devlet anlayışı hakimdir. Hükümetlerin icraatları, yasama ve yürütme organlarının yakın denetimine tabidir. Halka hesap verebilirlik yolları oldukça azdır.

Türkiye, birey karşısında devlete öncelik veren ceza politikası ve ceza kanunlarında yer alan düşünce suçları nedeniyle uluslararası platformda prestij kaybetmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ifade özgürlüğüne ilişkin davaların tamamında Türkiye'nin sözleşmenin 10. maddesinin ihlal edildiği kararı verilmiştir. Bu gibi nedenler AB yolundaki Türkiye'nin önünü tıkamaktadır.

Türkiye’de ifade özgürlüğü ve genel olarak diğer temel insan hakları ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi için öncelikle iç hukukta bazı düzenleme ve yenileştirmelerin yapılması gereklidir. Ayrıca eğitim seviyesi yükseltilmeli, insanların başkalarını takip eden değil kendi hak ve yükümlülüklerini bilen kendi inisiyatifi doğrultusunda davranabilen bireyler haline getirilmesi sağlanmalıdır.

İfade özgürlüğü medeniyetin temeli ve ülkelerin medenilik seviyesini belirlemenin temel ölçütüdür. Bir ülke medeni ise ifade özgürlüğüne değer veriyordur. Bir ülke ifade özgürlüğüne değer verirse medeniyet merdiveninde yukarılara tırmanacak demektir. Türkiye artık bu gerçeği anlamalıdır. Türkiye’de yaşayan ve medeni olmaya önem ve değer veren bütün insanlar bunu kavramalı ve gereğini yapmaya bir an evvel başlamalıdır. Fikir ve bilim adamlarını, yazar çizerleri, kanaat açıklayanları taciz eden, düşünce suçlusu konumuna düşüren, mahpuslara tıkan, insanları ağzını açmaktan korkar hale getiren hiçbir ülke medeni ülkeler sınıfında yer alamaz.

İfade özgürlüğü ruhen sağlıklı ve dengeli nesillerin yetişmesi için de şarttır. İfade özgürlüğünün olmadığı yerde insanlar takiyye yapan, ikiyüzlü, özü ile sözü bir olmayan-olamayan insanlar haline gelirler. Hiçbir beşeri gücün hiçbir şey –din, ideoloji, bilim, çağdaşlık, aydınlanma, laiklik, cumhuriyet, yeryüzü cenneti, ölümsüz liderler vs.- adına insanların ifade özgürlüğünü keyfi sınırlandırmaya tabi tutma hakkı yoktur.

İfade özgürlüğü sosyal ve ekonomik gelişmenin de anahtarıdır. Fikirlerin serbestçe yarıştığı yerde hakikatlere daha kolay ulaşılır, yanlışlar daha az maliyetle ve daha kısa zamanda düzeltilir. İfade özgürlüğünün olmadığı ülkelerin fikir hayatları çorak tarlalara benzer ve oralarda başlayan kuraklık kasıp kavurucu fırtınalar halinde bütün ülkeye yayılır. Sadece o ülkeye değil bütün dünyaya ve tüm insanlara zarar verir, insanlığın, insanların ifade özgürlüğüne sahip olmayan kısmının kafa gücünden ve bunun muhtemel nimetlerinden yararlanamamasına sebep olur.

İfade özgürlüğü yaratıcılığı ateşleyen fitildir. İfade özgürlüğü insanlığın barbarlıktan uygarlığa geçişinin yoludur. İfade özgürlüğünü budamak ise uygarlıktan barbarlığa geçişin patikasıdır.

İfade özgürlüğü toplumsal barışın ve sosyal ahengin sihridir. Kendilerini ifade edemeyen insanlar iç dünyalarında asla huzur bulamazlar ve kendileri huzur bulmadıkça başkalarına ve ülkelerine de huzur buldurmazlar. Bir ülkedeki ahenk ve huzuru yok etmek isteyenler ifade özgürlüğünü budayarak hedeflerine en kestirme yoldan ulaşabilirler.

İfade özgürlüğünden fikri bulunmayanlar, medeni cesaretten mahrum olanlar, kendine güvenmeyenler, kesin inançlılar, dogmatikler, peşin hükümlüler, despot karakterliler, başka insanlara sevgi ve saygı duymayanlar korkarlar.

İfade özgürlüğü insanların yaratıcısının ve tabiatının da bir emridir. Öyle olmasaydı bütün insanlar aynı şeyleri düşünen ve aynı şeylere inanan varlıklar olarak dünyaya gelirler veya sabit bir düşünce dünyası geliştirirler ve ifade özgürlüğünün sonuçlarından faydalanmaya ihtiyaç duymazlardı. İfade özgürlüğü sayesinde insanlar başka insanların akıl, zekâ, kavrama, düşünme, ifade etme, keşfetme gücünün nimetlerinden yararlanırlar. İfade özgürlüğünü budamak insan hayatını maddi bakımdan olduğu kadar manevi bakımdan da fakirleştirir; sanatta, müzikte, estetikte de kısırlığa sebep olur.

İfade özgürlüğü tam anlamıyla sağlanmadığı sürece Türkiye ne ileri medeniyetler seviyesine çıkabilecek, ne demokrasisini oturtmuş olacak, ne de toplumsal sorunlarına bir çözüm bulabilecektir. Demokrasinin tam olarak uygulanabilmesi için ifade özgürlüğünün kayıtsız şartsız sağlanması gerekmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum