içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Depremler Değil, Binalar Öldürüyor İnsanları

İnsan hayatını parayla satan, kural-kanun tanımayan açgözlülere bu yaşananların hesabı sorulup en ağır cezalar verilmedikçe bu tablo yaşanmaya devam edecek… Bu güne kadar yaşananlardan ders almadık,  umarım bundan sonra gereken dersi de önlemleri de alırız…

Allah bir daha devlet ve milleti benzeri doğal afetlerle imtihan etmesin; kaybettiğimiz canlarımıza merhametiyle muamele eylesin, yaralılarımıza acil şifalar versin, milletimizin başı sağ olsun. Geride kalan düşüncesiz siyasetçilerimize de akıl fikir versin…

Yaşadığımız felaket nedeniyle toplum oldukça hassas ve duygusal! Komplo teorilerine inanmaya ve üretmeye hazır! Millet olarak dikkatli olmalıyız, oyuna gelmemeliyiz. Zaman birlik, dayanışma, yardımlaşma ve acıları paylaşma zamanı… Bu necip millet densiz ve dengesiz politikacıların kaos yaratma çabalarına rağmen geçmişte olduğu gibi bugün de dayanışmanın en güzel örneğini dosta düşmana göstermiştir.

Bilim adamları, depremin nasıl oluştuğu, nelere sebep olabileceği, nasıl tespit edileceği, deprem için hangi tedbirlerin alınması gerektiği, gelişen teknolojinin bu alanda nasıl kullanılacağı ve diğer ülkelerde ne gibi çalışmalar yapıldığı ile ilgili insanları aydınlatmaya çalışırken, bi takım siyasetçiler, bırakın yaşanan bu felaketten ders çıkarmayı, insanlara rol model olmayı, birlik ve beraberlik mesajı vermeyi, bu hassas dönemde bile siyasi rant peşindeler, bazı basın ve sosyal medya kuruluşları da  kamuoyunu bilgilendirmek adına  at izini, it izine karıştırarak! Hainlik yapmaktadırlar…

Yaş itibarı ile ülkemizde hatırlayamadığım pek çok deprem olsa da hatırladıklarım da var, bunlar arasında: 1983 Erzurum-Erzincan, 1975 Diyarbakır Lice, 1976 Van Çaldıran, 1995 Afyon Dinar, 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi… 2011’de tekrar Van, 2020 Elazığ ve 2020 Malatya depremleri…Bu süreçte binlerce insanımızı kaybettik. On bir ilimizi yerle bir eden binlerce canımızı alan bu afetin farklı belirtiler gösterdiği bilim adamlarımızca tartışılırken siyasetçilerimizin geçmişten ders almadıkları gibi,  bu gün yaşananlardan da ders almadıkları, kamuoyuna yansıyan hal ve hareketlerinden anlaşılmaktadır.

Bazı bilim adamlarımız iki tane ardı ardına deprem olmasının düşündürücü oldugu, Amerikan gemisinin HAARP adlı silahının deprem tetikleme gücüne sahip olduğu iddiaları…Kuş beyinli sözde otorite bazı siyasetçi bozuntularının bu konuları dikkate alıp konuşup tartışmaları, insanları aydınlatmaları, rahatlatmaları gerekirken toplumu gerip kaos yaratmak için çalışmaları gerginliği artırdığı gibi insanları çileden çıkarmaktadır.

Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Yıldırım ve bazı bilim adamlarının iddiasına göre Türkiye’nin  tehdit altında olduğu deprem harbi ile karşı karşıya kalabileceğimizi harp yöntemlerinin değiştiği, nükleer silah, teknolojik silah, elektro manyetik silah, lazer ve benzeri silahların  denendiğini söylerken her halde laf olsun diye konuşmuyorlardır.

Konuşmuyorlardır çünkü 1999 Kocaeli Depreminde, Amerika Birleşik devletlerinden gelen sözde yer bilimcisi heyetler günlerce Marmara da sözde fay hatlarını tespit için çalıştı(!) dolayısıyla ülkemizde bütün hatlar tespit edilmiş oldu; bilim adamlarımızın iddiaları fay hatlarında tetikleme olabileceği ve suni depremler üretebilecekleri yönünde…

Maraş depreminin tetiklenebileceği iddia edilirken.Ayrıca davet etmediğimiz halde Amerika’nın en büyük uçak gemisinin bölgemizde boy göstermesi, Bakanlık izin vermeyince uluslararası sularda demirlemesi, bilim adamlarımız gibi sağduyu sahibi insanları da haklı olarak düşündürmektedir;

 Bu konu sadece hükümeti değil, bütün siyasetçileri ilgilendirmesi gerekirken, yok efendim sahada devlet yok, hükümet enkaz altında kaldı! Sayın Cumhurbaşkanı düşmanlığı toplumu germektedir…

Adı ne olursa olsun, ülkemiz deprem kuşağında, depremin nerede, ne zaman, ne büyüklüğünde olacağından ziyade neler yapılacağı, geçmişten ders alınarak devlet de, millet de bunlara nelerin sebep olduğunu konuşmalıdır, artık top yekün geçeklerle yüzleşmeli, liyakat sahibi insanlara verilen sorumluluklar ile işler hakkıyla yürütülmeli, 1970 den bu güne kadar 20 ye yakın çıkartılan  İmar affı bir daha gündeme getirilmemelidir, laf olsun cuval dolsun diye konuşan vizyonuz siyasetçiler  eleştirme değil çözüm önerileri sunmalıdır…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum