içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Salgın Sürecinde Eğitim

13 Martta salgın nedeniyle eğitime ara verilmesinin ardından yaklaşık bir buçuk aylık süre geçti. İlk olarak belirlenen iki hafta nisan ayında yapılacak bir haftalık ara tatil olarak değerlendirildi. Ülkemizde ve tüm dünyada salgının verdiği hasarların artması sonucu da önce 30 Nisana kadar, 30 Nisan itibariyle de 1 Hazirana kadar eğitime verilen aranın uzatıldığı belirtildi.

 

Yapılması gereken, doğru bir karardı ve eğitim uzaktan verilmeye başlandı. Her ne kadar anne babalar önemli olan sağlık deseler de gelen uzun yaz tatili ile beraber aylarca çocukların eğitimden uzak kalacak olması aileler için yeni bir kaygı kaynağı oldu. Bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı iyi bir performans sergiledi, eksikleri olsa da iyi niyetliydi ve uzaklan eğitimlerin başlamasıyla ailelerin içini ferahlattı. Hatta son olarak da bu sene tüm öğrencilerin bir üst sınıfa, birinci dönem notlarıyla geçeceklerinin de açıklanması ile sınavların nasıl yapılacağı ve ikinci dönem notları konusunda gerginlik yaşayan öğrenci ve ailelere de yol haritası çizilmiş oldu. Bu açıklama uzaktan eğitime olan ilgiyi düşürmüş olsa da kaygıları gidermek adına atılması gereken bir adımdı.

 

Milli Eğitim Bakanlığı ve okullar, öğretmenler her ne kadar destek vermeye çalış da eğitim süreci tamamen ailelerin kontrolüne geçti. Çünkü evinin konforunda ve imkanlarında olan çocuklar bir üst sınıfa geçeceklerini de öğrendikten sonra motivasyon kaybı yaşadılar ki okuldaki gibi de değildi zaten motivasyonları. Canlı derslere rağmen bu derslere katılım, eğitimde aktif olma, ders çalışma ve zorunluluk olmadan eğitim alma konuları ailelerin çocukları üzerindeki etkisini gösteren bir durum oluşturdu. Çocukları üzerinde etkisi az olan, çocuklarına iç disiplin aşılamada yeterli olmayan, düzenleri bulunmayan aileler ciddi akademik düşüşle karşı karşıya kaldı.

 

Velilerin çocuklarını toparlamakta, günlerini düzenlemekte, zaman yönetimi becerisi vermekte zorlandıkları da görüldü. Okul, öğretmen, arkadaş, kural, düzen, zaman yönetimi, planlama, hazırlık, sosyalleşme olmadan çocukların ne denli zorlandığına şahit olduk bu salgın zamanlarında. Ve okulların, çocukların tüm günlerini geçirdikleri yalnızca ödev alıp evlerine geri döndükleri bir yer olmadığı anlaşıldı. Kalabalık sınıflar ve imkânsızlıklar içinde bile olsa öğretmenlerin ve okulların çocukların hayatlarındaki etkisi su yüzüne çıktı. Okulların sadece öğretim değil eğitim ortamları da olduğu da görüldü. Akranların etkisinin ne denli güzel ve değerli olduğu, sadece okula gidebilmenin bile özgürlük olduğunu hissettik.

 

Eğitimciler olarak bizler ailelerin çocuklar üzerindeki etkisini biliyorduk ve bu noktada işbirliği ve desteğin hayati önem taşıdığını vurguluyor, dilimiz döndüğünce, elimizden geldiğince ailelere de rehberlik yapmaya çalışıyorduk. Çünkü bu etkimizin çocuklara yansıyacağını biliyorduk. Aile ve eğitim unsurlarının birisinin bile yeterli olmamasının öğrenciyi nasıl olumsuz etkilediğini tüm toplum artık anladı. İşbirliği ve atılan akılcı adımlar olmadan insani ve vicdani değerlerle donanmış, akademik, sosyal ve kişisel anlamda yeterli bireyler yetiştirilemeyeceği konusunda fikir birliğine varıldı. Bu bilinç değişikliği ve farkındalığın çocuklarımız üzerinde olumlu etki yaratması en büyük dileğimdir.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum